Nail Baba'nın Renkli Dünyası...


Çocukların yüreğinde öylesine özel bir yeri var ki takdir etmemek, hayranlık duymamak elde değil. Adına meslek mi, yoksa sosyal sorumluluk projesi mi demeli bilemedik. Başarılı Youtuber nasıl duygusal bir bağ kurdu da miniklerin dünyasını fethetti… İşte Nail Baba’nın renkli dünyası…

Sizi Nail Baba olarak tanıyoruz. Nail Durmaz’ın tanımadığımız yönlerini anlatır mısınız?
1981 Milas doğumluyum. Çocukluğumu geçirdiğim Fesleğen Köyü’nde ilkokulu tamamladım. Yaşadığım köyde eğitim olanaklarının kısıtlı olmasından dolayı eğitimimi farklı şehirlerde yatılı olarak sürdürdüm. Okan Üniversitesi sonrasında Nişantaşı Üniversitesi’nde öğrenimimi tamamladım. Asıl mesleğim Paramedik. Şu anki uğraşım, çocuklara fayda sağlayıcı, eğlenceli video içerik üretmek. Bu amaçla faaliyet gösteren BoMedia’nın kurucu ortağı ve CEO’suyum. Aynı zamanda çocuk video oyuncusuyum. Nail Baba adında bir YouTube kanalım mevcut ve oyunculuk performansı sergilediğim videolar bu kanalda miniklere sergileniyor. Evliyim ve 1 kız, 1 erkek çocuk babasıyım.

Nail Baba isminin bir hikayesi var mı?
Nail Baba ismi ilk çocuğumuz Arseny üzerinde, tam da babalık duygularımın baharını yaşarken ortaya çıktı. Sanırım tüm babalar gibi benim de çocuklara olan yaklaşımımdan dolayı olsa gerek, eşim bana bu ismi etiketledi. Sonrasında başta Youtube kanalına ve ardından facebook, instagram gibi sosyal medya mecralarına isim olarak geçti. Sosyal mecralara çocukların rahatlıkla erişmesinde, teknolojinin ilerlemesi, internet kullanımının artması önemli bir etken. Aslında bu işe değerli eşim Mila ile birlikte kendi çocuklarımız için oyuncaklar ile hikayeselleştirilmiş videolar çekerek başladık. Kendi çocuklarımızın taleplerinin aslında tüm çocuklar için geçerli olduğunun farkına vardık. YouTube’da hatıra olarak kalmasını istediğimiz videoların bir anda ciddi bir çocuk kitle tarafından beğenildiğini farkettik. Fikirlerimizi önce kendi çocuklarımıza izletmek için yola koyulduk. Sonrasında birçok çocuk izlemeye başladı. Bizler de bu tür içerikleri üretmeye devam ettik. Kanala verilen isimden dolayı çocuklar artık beni “Nail Baba” olarak tanıyorlar. Başlarda garip hissediyor olmakla birlikte artık bu lakabı benimsedim. Şunu da belirtmeliyim çocukların Nail Baba kanalı içeriklerini keyifle izlenmesinde tek başıma rol almıyorum. Çocuklara en mükemmel ve doğru mesajları aktarabilmek için çabalayan, işin mutfak tarafında kocaman yürekli kalabalık bir prodüksiyon ekibi mevcut. Bu prodüksiyon ekibi sadece Nail Baba kanalı için prodüksiyon sağlamakla kalmayıp günde ortalama on bölüm video prodüksiyonu üretiyor. Bu videolar gün geçtikçe artan 20’den fazla YouTube kanalı yayın ağında sergileniyor.

Paramedik mesleğini neden bıraktınız?
Aslında Paramedik mesleğimi hala tam anlamıyla bırakmadığımı düşünüyorum. Sağlığın tanımı bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olma durumu ise, bu tanıma göre sağlık için içerik üretme alanında kısmen efektif olduğumu düşünüyorum. Çocukların keyifli bir hayat sürmelerinin sağlığın önemli bir kesiti olduğu düşüncesindeyim. Yani bir tarafta yarasına dokunup hafifleterek, diğer yanda ruhunu okşayarak, videolarımızda sosyal yönden olumlu mesajlara yer vererek örnek olmaya çalışıyoruz.

300.000'den fazla abonesi olan kanalınızda ne tür içerikler paylaşıyorsunuz?
Nail Baba kanalında olduğu gibi içerik sağladığımız tüm kanallarda, gerek söylem, gerek görsel, gerek davranış ile içerisinde eğitici mesajlar barındırmaya çabaladığımız çocuk videoları paylaşıyoruz. İki yıllık süreçte 5.500 adet aile-çocuk, eğlenceli ve eğitici mesajlar barındıran video prodüksiyonu gerçekleştirdik.

Çocuklarınızla vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genel olarak çocuklarımla vaktimi onlara verimli olabilme yönünde harcıyorum. Onlara özellikle görsel algıya en açık olduğu dönemlerde tabiatta rastlayabilecekleri şeyleri tanımlayıcı bilgiler ile aktarmaya çalışıyorum. Sözkonusu çoçuksa bana göre onlarla olumlu etkileşimin birinci kuralı zaten neşeli olmak. Çocuklara karşı otoriter tutum, onları sorgulayan birey olma özelliğinden uzaklaştırıyor.

Yaptığınız işin çocuklar üzerindeki etkisine değinelim. Ürettiğiniz içeriklerin çizgi filmden farkı nedir?
Çocuklar, büyüme süreçlerinde her geçen gün farklı cisim, şekil, olay, renk, ortam, koku ve daha birçok şeyle karşılaşıyorlar. Karşılaştıkları her şey onlar için bilinmeyen. Bilinmeyenlere karşı oluşan duygularının da korku olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız işin çocuklar üzerindeki etkisine değinmek gerekirse önce kendi çocuklarımızı ele alıyor olmalıyız. Prensip olarak içerik üretip izletme konusunda tüm çocuklara aynı değeri sunmaya gayret ediyoruz. Dünyaya renkler ve sesler ile merhaba diyorlar. Dolayısıyla görevimiz onlara renkleri ve sesleri tanımlamakla başlıyor. Birçok videomuzda bunları vurguluyoruz. Bilinmeyenleri en kibar şekilde anlatmaya çaba sarf ediyoruz, gerek komikleştirip, gerekse cazipleştirerek. Görsel kompozisyonu onlar için en cazip eşya olan oyuncaklar ile oluşturuyoruz. Dolayısıyla da algıları açık oluyor. Çizgi film prodüksiyonun uzun sürmesinden dolayı sürekli yeni içerik oluşturmak zor. Kendi çocuklarımdan örnek vermem gerekirse sürekli aynı çizgi filmi izlemekten sıkılıyorlar. Gerçek anlamda, çocuk video içerikleri ve çizgi filmlerin çocuk gelişiminde tanımlayıcı etmenler ve eğitici detaylar içerdiği fikrindeyim. Bu doğrultuda üretmiş olduğumuz video içerikler ile çizgi film içeriklerinin görsel koşullarını ayrı tutarsak benzer temel unsurları barındırdığını düşünüyorum. Aynı mantık doğrultusunda çalışan takım arkadaşlarımız çizgi filmlere de konu oluşturup içerik ortaya çıkarabiliyorlar. YouTube “Mutlu Çocuk” kanalında ki “Kamyon Leo” ya da “Bebetürk” kanalındaki “Dört Küçük Araba” çizgi filmleri ile örneklendirebiliriz. Günümüz çocuklarının internet ve sosyal medyaya hapsolması noktasında ne düşünüyorsunuz? Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırmasıyla, sokak oyunları biraz geri planda kalmış gibi görünüyor. Bizim çocukluğumuzda doğada çelik çomak, saklambaç, sek sek gibi birçok oyunu oynamak o dönemin şartlarında ki bir çocuk için eğlenmenin zirvesiydi. Şimdiki dönemin şartlarında, çocukluğun yanıtını teknolojik cihazları kullanarak keyifli vakit geçirmek olarak algılıyorum. Ama yine de kendi çocukluğumuzu unutamayıp, unutturmamak istiyoruz. Doğada farklı oyunlar oynayıp keyif aldığımız videolar gerçekleştirerek onları teknolojiye teneffüse teşvik ediyoruz.

Ebeveynlere bir mesajınız var mı?
Dönülemez olan anları kaçırmamak için, çocukları sevin. Zamanınızın mümkün olduğu oranını çocuklara ayırın. Onlar çok hızlı büyüyorlar.