Veganca Şeyler


-Balık da mı yemiyorsunuz?
Beyni olan, sinir sistemi bulunan, kısaca acı hisseden hiçbir canlıyı yemiyoruz. Tüm canlıların insanlar kadar yaşam hakkı olduğunu ve bu dünyaya yaşamak için geldiğini düşünüyoruz. Balık, tavuk, inek, … ve bunların ürettikleri hiçbir şeyi tüketmiyoruz. Yaşam hakkı en temel haktır ve kimse bir canlının yaşam hakkını elinden alma üstünlüğüne sahip değildir.
-Siz süt de içmiyordunuz değil mi? Peki ya peynir?
Yeryüzündeki tüm memelilerde olduğu gibi, ineklerde sütlerini kendi yavrularını beslemek için üretiyorlar. Yeryüzündeki hiçbir anne sütünü başka bir canlıya içirmek için üretmiyor. İnekler, üreticiler tarafından zorla hamile bırakılıyor ve doğum yaptıktan çok kısa bir süre sonra yavrularından zorla ayırılıyorlar. İşte yavruları için ürettikleri o süt, onların içmesine izin verilmiyor ki; insanlara satılabilsin. Bu arada dünya üzerinde sadece insanlar başka bir türün sütünü içiyor. Dolayısıyla evet, süt de içmiyoruz.
Peynir konusu ise başlı başına bir çıkmaz. Genellemeye bakacak olursak, bir kimse peynir yemeyi bırakma kararı aldığında (ki bu kararı almakta bile zorlanılabiliyor) şöyle bir problemle karşılaşıyor; peynir bağımlılığı. Peynirdeki kazein proteini, insanlarda uyuşturucu kullanımında beyni uyaran noktayı uyarıyor. Bundan dolayı bırakmakta zorlanılabiliyor. Çin Diyeti kitabının yazarı T.Colin Campbell aynı zamanda kazeini şu ana kadar tespit edilmiş en belirgin kanserojen olarak tanımlar. Ama kahvaltıda peynir yerine tuzlu bir zeytin yemek, o tat ihtiyacını bastırabilir. Her bağımlılıkta olduğu gibi peynir bağımlılığı da bir süre sonra kayboluyor. Kaldı ki artık farklı tatlarda vegan peynirlere ulaşmak mümkün.
-Bitkilerinde canı yok mu? Onlara yazık değil mi?
Bitkilerin birer beyni ve sinir sistemi olmadığı için acı hissetmezler. Siz bir bitkiyi koparttıktan sonra, tekrar yaşatmak veya çoğaltmak isterseniz uygun koşulları sağladıktan sonra bunu becerebilirsiniz. Fakat bir hayvanın başını gövdesinden ayırdıktan sonra onu tekrar yaşatmanız mümkün değildir. Bundan dolayı bitkileri yemekle bir hayvanı öldürüp yemek arasında büyük uçurum vardır.
-Vegan olduktan sonra ne gibi bir değişim hissettiniz? Sağlığınız nasıl? Kan değerleriniz?
Vegan olup, barış ve huzur içerisinde yaşamanın getirilerinden biri; sağlıklı yaşamaktır. Kendimi bildim bileli egzama sorunum vardı. Öyle ki defalarca ağladığım ve programımı iptal edip eve kapandığım olmuştur. Aynı şekilde yemek sonrası halsizlik hisseder ve koltuğa uzanma ihtiyacı duyardım. Pilavdan dedim, şeker hastalığım var herhalde dedim, gluten mi acaba dedim... Meğerse yemek yedikten sonra ağırlık çökmezmiş insana, uyku gelmesi normal değilmiş, sonradan anladım. Genel bir yorgunluk ve isteksizlik sorunum da vardı. Bağırsak sistemim bozuktu, hatta iritabl bağırsak sendromu teşhisi konulmuştu. Çocukluğumdan beri major depresyon tedavisi görüyordum. Mutluluğumun bile beslenmeye bağlı olduğunu anlamam biraz uzun sürdü. İlk başlarda depresyondan neden ve nasıl kurtulduğumu anlayamamıştım. Ta ki bağırsakların önemini anlayana ve onu besleyen gıdaları öğrenene kadar. Tabi ki şu an bu hastalıklarımdan eser yok. Kendimi çok iyi hissediyorum, vegan olduktan sonra hiçbir zaman yemekten sonra uzanma ihtiyacı hissetmedim, egzamam kayboldu.
-Büyüme çağındaki çocukların süt içmesi gerekmiyor mu?
Hayır. Bebeklerin süte ihtiyacı vardır ve o da anne sütünden karşılanır. Çocuğumuza inek sütü vererek birçok hastalığa kapı açıyoruz. Bağırsak sistemini bozuyor, alerjilere sebep oluyoruz, solunum problemleri ve baş ağrılarına neden oluyoruz. Düşünsenize ineklere verilen antibiyotik ve büyüme hormonları doğrudan çocuğa geçiyor. İneklere, tavuklara o kadar çok antibiyotik veriliyor ki… Sakın köy tavuğu veya köy ineği farklı zannetmeyin. Sütten kesilen ineklere hormon veriliyor ki süt üretsin, bir makine gibi görülmesinin yanında çocuğun da, sizin de bütün endokrin sisteminiz bozuluyor. Erken ergenlik, ileride kısırlık, polikistik over, sivilceler, gaz, şişkinlik, ishal, kabız,… Bu yüzden tabi ki hayır. Süt içmesi gerekmiyor.