Lokum Kıvamında Bir Başarı Öyküsü


Türk Lokumu’nun geleneksel yapısını harmanlayıp sentezleyerek Bodrum’a özel kokusu ve lezzeti ile buram buram Bodrum kokan bir marka yarattı.

20’li yaşlarda A sınıfı seyahat acentası kuran, otel işleten ve üç üniversite bitiren bir girişimci o. Fırsatları değerlendirmeyi bilen, öğrenmeye ve üretmeye adanmış bir yaşamın baş aktörü. Kanat Kıral, başarıya giden yolda orijinal kalabilmenin önemini haykırıyor her fırsatta.

Markanın temelleri çok uzaklarda atılır aslında. Avustralya’da aldığı gastronomi eğitimi sırasında bitirme projesi olarak lokumdan sporculara yönelik bir bar hazırlar. Başarılı bulunan proje fikri 10 bin dolara alıcı bulur. Kanat Kıral, henüz proje aşamasındaki iş fikrini realiteye taşımaya karar verir. Bu meşakkatli yolun sonunda BDRM Bodrum Lokum Bodrum’a değer katan bir marka olarak karşımıza çıkar. Kıral ve Bodrum’un gönlünde taht kuran markası, “Eat Live Love” mottosu ile; lokum, reçel, şeker, kolonya, çikolata, kahve ürünleri ve devam eden Ar-Ge çalışmalarıyla Bodrum’u ve narenciyesini en doğal şekilde yaşatmaya kararlı. İşte keyifli sohbetimizden sizler için altını çizdiklerimiz…

Bize kendinizden söz eder misiniz?
Ankara doğumluyum. Çocukluğumda babaannemin Turgutreis’teki yazlığına gelirdik, ancak gerçek manada Bodrum’a yerleşmemiz 1986 yılında üniversitelerin bahar şenlikleri bünyesinde tur organizasyonları düzenleme fikri başladı. Yılda 4-5 kez Gümbet’teki büyük otellere gelmemiz, burada evimizin olması ticari hayatımızı Bodrum’da sürdürmemizde önemli bir etken oldu. 1990 yılında Bodrum’da bir seyahat acentası kurdum. Sizden bir Bodrum tasviri alalım, eski ve yeni Bodrum’a dair… Bugünün Bodrum’u geçmişe kıyasla çok değişti. Bodrum dünyanın en doğal yerlerinden biri. Yıpratılmasına rağmen popülaritesini koruyor. Türkiye’nin üst segment tatilcisini muhafaza etti. Elit bir tatilci profili var. Bu insanlar tamamen naturel bir Bodrum için burayı tercih ediyorlar. Zamanında Bodrum’a gelen insanlar ticari bir kaygı taşımadan bu kente yatırım yaptılar. Bodrum o doğal güzelliği ile markalaştı. Şu anda kayıtlı nüfusu 150 bin, elbette bu yalnızca bilinen. Bodrum dışarıdan buraya gelenler ile kozmopolit bir yapıya kavuştu. Gelecek yıllarda çok daha farklı olacak.

Gelelim Bodrum Lokum'un öyküsüne. Fikir nasıl ortaya çıktı?
Turizm kökenliyim ve uzun zaman turizm sektöründe çalıştım. Avustralya'da gastronomi eğitimi aldım. Gazi İşletme ve Bilkent Ekonomi kökenli biri olarak okumayı çok seviyordum. 2 yıl otelcilik okudum, aşçılık eğitimi aldım. Gastronomi okurken bitirme projemde lokumu baz alıp doğal ürünlerle sporculara özel bar yaptım ve bu fikir çok tuttu. Eşim Kelly ile o dönem Avustralya’da tanıştım ve okulu bittiğinde Paris’e döndü, ayrı kalmaya dayanamadık ve evlenerek Bodrum’da yaşamaya karar verdik. Piyasada bol miktarda mandalina vardı, maalesef değerlendirilmiyordu. Bunun üzerine gıda sektörüne girmeye karar verdik. 2010 yılında kurduğumuz marka katma değer sağlanmayan, değerlendirilmeyen mandalina için milat oldu. Bodrum mandalinası coğrafi işareti olan özel bir ürün. Ancak mandalina bahçeleri her geçen gün daha da azalıyor, sanırım önüne geçmek pek mümkün değil. Empati kuralım. Mandalina bahçesi olup tek göz odada oturan üreticiye yılda 10 bin lira kazan, bahçene sahip çık diyemezsiniz. Üstelik arazisini satarak milyonlar kazanma imkanı varken. Bana gelen küçük bahçe sahiplerinin ürünlerini eşit şekilde almaya çalışıyorum. Üretim tesisimizde hammadde %100 mandalinadır. Mandalinayı kurutuyoruz, püre haline getiriyoruz, kabuklarını rendeliyoruz ya da mandalinanın kendisini donduruyoruz. İlk 3 yıl oldukça zorlandık. Pes etmedik, bir yandan firmamızı geliştirdik, bir yandan yaşadığımız çevreye sahip çıktık. Markamız kısa sürede taklit edilmeye başladı. Kazandığımızı markamızın gelişimine ve sosyal sorumluluk projelerine harcamaktan keyif alıyoruz. Kısacası Bodrum’la paylaşıyoruz.

Ürün gamına değinelim mi?
Başlangıç noktamız lokumdu. Her sene ürün gamımıza yeni ürünler ekliyoruz. Mandalinalı Türk Kahvesi’ni ilk biz ürettik, yakın zamanda kopyaları çıkacaktır diye düşünüyorum. Bodrum’da 5 satış mağazamız var. Yurt genelinde 530 migros ve 32 metro zincir mağazada ürünlerimiz 12 ay boyunca raflarda yer buluyor. Aslında Bodrum’u Türkiye ile buluşturuyoruz. Katar başta olmak üzere Kanada, Fransa ve Yunanistan’a ürünlerimiz ihraç ediliyor. Yılda 300 ton lokum üretip satabiliyoruz. Yıllık üretim kapasitemiz talep doğrultusunda sürekli artıyor. Ben ve eşim Kelly işimize aşığız. Evimizden daha çok ilgi ve alakayı işimize gösteriyoruz. Daha önce denenmemiş, orijinal işler yapmak benim hayat görüşümdür. “Orijinal doğdun kimsenin kopyası olma!” hayat felsefesi ile yol alıyoruz. Eşim hem yönetimde, hem grafik ve dizayn ile ilgileniyor. Ayrıca bankacı olduğundan işin muhasebe kısmıda onun omuzlarında. Kurulduğumuz 2010 yılından itibaren ISO 9001 Yönetim ve ISO 22000 Uluslararası Üretim Kalite Belgeleri’ne sahibiz. Ben yemediğim şeyi satmam bunun da lafta kalmaması gerekiyor. Eğer birşeyi yapıyorsanız ve iyi olduğunu savunuyorsanız bunu belgelerle kanıtlamanız gerekiyor.

Ürünleriniz arasında unutulan lezzetlere de yer veriyorsunuz. Kıstırmayı anlatır mısınız?
Bizim çocukluğumuzda gofret vb. ürünlerin olmadığı zamanlarda tenekelerde ayrı ayrı bisküvi ve lokum satılırdı. “Bakkal amca kıstırma alabilir miyim?” dediğinizde bisküvinin arasına lokumu kıstırır verirdi. Ürün çeşidi arttıkça kıstırma unutuldu. İçine Bodrum mandalinalı ve satsumalı lokum koyarak yeniden kıstırmayı piyasaya çıkardık. Kıstırmada lokum ve bisküvi suyla yapıştırılırdı. Biz lokum ve bisküviyi doğal marmelatlar ile yapıştırıyoruz.

Markanıza yönelik gelecek planlarınızdan bahseder misiniz?
Üretim maliyetlerimiz oldukça yüksek. Kalitesi ve orijinalliği Bodrum'a ait olsun diye maliyetten kaçınmadık. Piyasayada merdiven altı birçok üretim var. Üretimi fason olarak şehir dışında yapılan ürünler karşımıza rakip olarak geliyor. Tüm enerjimizi kalitemize harcadık ve orijinal olmaya çabaladık. Tabi ki büyümek istiyoruz. Firmalar da insanlar gibi canlıdır, ortamın koşullarına göre hareket ederler. Hedef olarak büyümeye odaklanıyoruz ancak koşullar da zaman içinde bunu etkileyecektir.

Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?
Dürüst olacağım. 5 yaşında kızım Kayla ve Avustralya’da yaşayan 8 yaşındaki oğlum Teoman'a ayırmam gereken vaktin çoğunu işime ayırıyorum. Bu bir bedeldir. Bir yerlere gelmek, işinizi büyütmek zor. Sabah 7'de kalkar, kızımızı okula bırakır, 8:30’da işimizde oluruz. Pazar günlerini aile ile geçirerek bu rutini sürdürürüz.