Rüzgarın Kızı…


Lena Erdil dalgaların izinde açık denizlerde başarıdan başarıya koşan bir rüzgar sörfçüsü. Ülkemizi uluslararası birçok müsabakada aldığı derecelerle temsil eden Erdil; PWA Rüzgar Sörfü Dünya Kupası Kadınlar Slalom dalında dünya ikincisi oldu.

2016 yılında IFCA Dünya Şampiyonluğu, PWA Vice Worldchampion ve Türkiye Şampiyonluğu kazanan, 2017 yılında Türkiye Şampiyonluğu’nu tekrarlayan Lena Erdil, rüzgar sörfü dalında dünyanın en hızlı kadınlarından biri. Bodrumspor'un milli sporcusu son 5 yıldır dünya kupası podyumlarında sürekli yer buluyor, üstelik hep ilk 3’te.

Başarılı sporcu ile Ortakent’te ailesi ile birlikte işlettiği Lena Erdil Windsurf Center’de gerçekleştirdiğimiz röportajda; açık denizlerin mekan olduğu keyifli bir serüvene, spora, dalgalara ve rüzgara kulak verdik.

Lena Erdil’i ve sörf tutkusunun nasıl başladığını dinlemek isteriz…
1989 İzmir doğumluyum. İlksörf eğitimimi babamdan aldım ve bu spora ailemin teşvikiyle başladım. Anne ve babam sörf sayesinde tanıştıkları için çocukluğumdan bu yana sörfün içinde olduğumu söyleyebilirim. Annem Almanya'da öğretmenlik yaptığı dönemlerde Türk öğrencilerinin kültürlerini merak ederek sörf tahtasını alarak Türkiye'yi keşfetmeye geliyor. Marmariste bir plajda boardıyla ilgili sorun yaşıyor ve babam kendisine yardımcı oluyor. Bu şekilde tanışıp evlenmeye karar veriyorlar. Lise eğitimimi Brüksel'de tamamladım. 2007 yılında liseden mezun olunca 1 yıl ara verdim. Bu Avrupa'da yaygındır. Öğrenciler bu süreçte seyahat eder, yeni tecrübeler kazanır, iş hayatıyla ilgili karar verirler. Ben de sörf konusunda hangi noktaya gelebilirim diye kendime zaman tanıdım. Uluslararası yarışlara katılmaya başladım. Bodrum'a taşınmamızla birlikte 3 ay burada hazırlanıp dünya kupası yarışlarına katıldım ve 4. oldum. Bu bana çok büyük motivasyon sağladı. Daha önce aldığım bir karar üzerine rüzgar sörfüne ara vererek İngiltere Sussex Üniversitesi'nde politika-felsefe üzerine eğitimimi tamamladım. Mezun olunca tamam artık sörf zamanı dedim. Bu süreçte beni destekleyen sponsorlarım oldu. Redbull sponsorlarımdan biri. THY seyahat masraflarımı karşıladı. Farklı ülkelerde farklı denizlerde antrenman şansı buldum, yarışlara katıldım. Bodrumspor'un 5 yıldır lisanslı sporcusuyum. Bu yıl dünya kupası Japonya, Güney Kore ve Portekiz'de yapıldı. Portekiz'den yeni döndüm. Japonya ve Kore’de 2., Portekizde 3. olarak dereceye girdim. Bu sonuçlarla PWA Rüzgar Sörfü Dünya Kupası Kadınlar Slalom dalında dünya ikincisi oldum. Dünya kupasında farklı denizlerde farklı rüzgarlarda farklı şartlarda yarışıyoruz. Dünyanın en iyisi birçok denizde mücadele verdikten sonra finallerle belli oluyor. Katıldığım uluslararası yarışlar neticesinde bir çok ülkeyi gezme fırsatım oldu. Güney Kore, Japonya, Tayland, Vietnam, Avustralya, Güney Afrika, Namibya, Mısır, Fas, Avrupa ülkelerinin tümü, Amerika'da Hawaii, Güney Amerika'da Brezilya, Peru, Bolivya'yı görme fırsatı buldum. Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca biliyorum. Dünya seyahatlerinde sağladığı büyük avantajın yanısıra pratik yapabilme imkanı buluyorum.

Rüzgar sörfü özellikle kadın sporcular tarafından yeterince sahipleniliyor mu?
Rüzgar sörfü zor ve mücadele gerektiren bir spor dalı. O sebeple katılımcı sayısı daha az. Kadın sporcu sayısı erkek sporcu sayısına oranla oldukça düşük. Bu oran dünya genelinde böyle. Türkiye’de durum biraz daha farklı. Ülkemiz adına katılan erkek sporcu yok, şu an 3 kadın sporcumuz var. Bayanlar önde diyebiliriz, yalnız Türkiye'de benim dışımda kürsü gören sporcu olmadı.

Dünya şampiyonasına nasıl hazırlandınız?
Senelik planıma, antrenman programıma, ne zaman hangi antrenmanı yapacağıma kendim karar veriyorum. Genelde beni en çok ne geliştirecek ona bakıyorum, ona göre yer seçiyorum. Dünyanın birçok yerinde sörf yaptım fakat Bodrum' u ve kurmuş olduğumuz sörf okulunu gerçekten çok seviyorum. Sezon başında, baharda illa ki burada antrenmanlarımı yapıyorum. Rüzgar güzel, ortam güzel, su düz, hız ve malzemeleri test etmek için çok uygun. Kış aylarında ise, Güney Afrika'da çok zaman geçiriyorum. Hava şartları çok iyi, her gün denize çıkabiliyorum, günler uzun, denizde 6 saat kalabiliyorum. Kanarya adalarında da antrenman kampları oluyor. Özel yarış simülasyonları, programları mevcut. Rüzgar sörfü için fiziksel performans dışında malzemelerimiz de çok önemli. Board markaları tıpkı araba yarışlarındaki gibi her sene malzemeleri geliştiriyorlar. Rüzgar sörfünde en önemli şey hız. Ortalama 60 km/sa hızla yarışıyorsunuz. Rüzgâr sörfü yarışmaları ‘freestyle', ‘wave', ‘slalom', ‘formula', ‘RSX' (olimpik) olmak üzere farklı disiplinlerde yapılıyor. Tüm bu disiplinlerin ayrı ayrı dünya şampiyonaları ve dünya kupaları var. Benim IFCA Dünya Şampiyonu olduğum slalom sınıfı, olimpik sınıfla kıyaslanınca hayli farklı. Hem ekipmanlarımız, hem parkur değişik. Farklı hava şartlarına göre malzeme seçiyorsunuz. 10 kişi aynı anda start alıp 5 şamandıra dönüşünü tamamlayıp bitiş çizgisine geliyoruz. Çizgiyi ilk geçen birinci oluyor. Daha sonra eğer yarışa 30 kişi katılıyorsa; ilk 2 tur eleme turu oluyor. Bir sonraki tur için ilk 4'e kalarak tur atlıyorsunuz. Son olarak finale kalıyorsunuz, finalde elde ettiğiniz derece dünya üzerindeki sıralama oluyor. 1 yarış, genelde 1 hafta sürüyor, çünkü her zaman rüzgar olmuyor, bekliyoruz. Bazen bir günde 2, 3 final yapıyoruz. Son yarışta Portekiz'de 10 final yaptık.

Sizi çok etkileyen bir anınızı dinlemek isteriz.
Dünyanın birçok yerinde sörf yaptım. Güney Afrika’da bazen iyi dalgaları seçmek için açılmanız gerekiyor. Akşam saatleriydi, borduma birşey çarptı ve denize düştüm. Hemen sörf tahtamın üstüne çıktım. Sık sık fok ve yunus balığı gördüğüm için onlar olabilir diye düşündüm ancak biraz ilerde suda gezinen bir köpekbalığı gördüm. Hayatımın en büyük korkusunu yaşadım. Sakin olmaya çalıştım ve ne yapmam gerektiğini düşündüm. Etrafta başka bir windsörfçü daha vardı onu çağırdım ama o da köpek balığını görmüştü ve beni beklemek istemedi. Tekrar harekete geçebilmem için suya girmem gerekiyordu, 5 dakika hareketsiz ve yüzgece bakınarak oturdum. Sonunda yüzgeci göremeyince iyi bir sağnak yakaladım, suya inmem ve kalkmam bir oldu. Köpek balığı bir kez daha ortaya çıkmadan plaja döndüm ve rahat bir nefes aldım. Daha önce Cape Town’da yunuslar, balinalar ve foklar ile sörf yaptım, ama köpek balığına çarpmak gerçekten bambaşka bir duygu! Ertesi sabah tabi ki tekrar denizdeydim.

Sörf okulu açma fikri nasıl doğdu?
Bodrum'dan önce Çeşme'de sörf okulumuz vardı. Çeşme çok kalabalıklaşınca daha sakin bir yer arayışına girdik. Aslında bir yarış için Yalıkavak'a kampa gelmiştik. Sörfçü bir arkadaşımız o dönem Ortakent Belediye Başkanı olan Mehmet Kocadon ile tanıştırdı. O dönem Mehmet Kocadon'un teşvikiyle Bodrum'da bu spor okulunu kurmuş olduk. Ortakent koyunun rüzgar açısından çok iyi olduğunu duymuştuk, diğer yandan yabancı şirketler buranın sörf için uygun olduğunu çok önceden tespit edip, bu sporu başlatmışlardı.Burada her yıl birçok kişiye sörfü öğretiyor, yeni sörfçüler yetiştiriyoruz.

Hedeflerinizden bahseder misiniz?
En büyük hayalim dünya kupasının bir ayağının Bodrum'da yapılması. Ortakent'te 2019'da ilk etapta kadınlar için, sonrasında hem erkek hem kadınlar için organizasyonlar yapmayı planlıyorum. Bu organizasyon için sponsor bulmam gerekiyor. Ödül parası, organizasyon masrafları, telif hakları vs. gideri var. Bodrum'un dünyaya tanıtımı için önemli olduğunu düşünüyorum. Muhteşem bir rüzgarımız var ve ben dünyanın birçok yerinde sörf yapmış biri olarak burayı tercih ediyorum. Dünya kupasıyla Bodrum'un sörf için değerini dünyaya göstermek gerektiğine inanıyorum. Bodrum Belediyesi bu hususta desteğini esirgemiyor, ancak uluslararası bir organizasyon için bu destek yeterli değil.