Mati Gökçen Kabaş


Hız ve tutku ne şahane bir ikili... Tıpkı kadın ve başarı gibi. Kendine inanan, pistlerin tozunu attıran ve zerafetinden asla taviz vermeyen bir şampiyonla buluştuk bu sayı. Yıllar yılı hemen her çocuğun muhatap olduğu o bildik soru. Büyüyünce ne olacaksın? Cevap net. “Şampiyon!” 1 hafta süren TransAnatolia Rallisi'ni tamamlayan ilk kadın olan Gökçen Kabaş nam-ı diğer Mati daha çocukluk çağlarında biliyordu şampiyon olacağını.
Genç sporcu ile Dibeklihan’da gerçekleştirdiğimiz röportajda; Dibek Sofrası’nın muhteşem atmosferinde spora, zirveye ve başarıya kulak verdik.
Sporun hayatınızda her daim önemli olduğunu biliyoruz. Motosiklet sporunda ciddi başarılar elde ettiniz. Bu süreç nasıl başladı?
Tutku, çalışmak ve yeterince istemek en önemli etken. Büyük cc motosiklet kullanan kadınlara her zaman imrenmişimdir. Ailemde ekstrem şeyleri yapan yalnız ben olduğum için bu isteğime olumlu yanıt alamadım. Kafama koymuştum. İlk maaşımla motor ehliyeti alarak başladım işe. Atilla ile tam da bu süreçte tanıştım. Hedefim scooterken rallilere kadar geldi. Avrupa’da bu sporu yapmak isteyen kızlar 2-3 yaşlarında babalarının desteğiyle başlıyorlar. Ben otuzlu yaşlara girerken eşimin desteği ile başladım motosiklet sporuna. Korkularımı yenmem ve kendimi keşfetmem de eşimin önemli katkıları oldu. Babam her yarış öncesi bir önceki derecemi kıyaslıyor şimdi. Başarı gelince ve otokontrollü olduğunu görünce o da rahatladı.
Korkularınızı nasıl yendiniz?
Kendimde bir çizgiyi geçtiğim zaman ondan sonrası geliyor. Elbette hala korku var. Otokontrolü sağlayan o korkudur aslında. Çünkü motosiklet limitsiz bir şey. Düşmeden, yaralanmadan, motoru yaralamadan gelmek sizin elinizde. O yüzden bir tık korku iyi bir şey.
İlk yarış tecrübenizi bizimle paylaşır mısınız?
Yıl 2015, aylardan Mart. Türkiye Enduro Şampiyonası’na katıldım. Bu branşta başarı hıza değil, motosikletin ve sürücünün dayanıklılığına bağlıdır. Toprak zeminde engelleri aşarsınız, kayayı, taşı aşarsınız, tırmanırsınız. Fethiye etabına katılan herkes bilir ne kadar zor bir yarış olduğunu. Yağmur hiç durmadı. Toprak balçık olmuş, kayaların ve kalasların üzeri yağ gibi olmuştu. Ben ki o zamana kadar hiç yağmurda binmemiş, çamurda sürmemiştim. Oldukça zorlu bir etaptı, tamamladım ama zaman aşımından diskalifiye oldum.
2016 yılında Türkiye bayanlar kategorisinde Türkiye Şampiyonu oldum. Eylül 2017’de 4 gün süren, yaklaşık 500 km'lik Düzce Baja Rallisini tek kadın sporcu olarak tamamladım.
Sarıkamış Rallisinde -20 derecede kar üstünde yarışacağım hiç aklıma gelmezdi. Gün sonunda roadbook aparatım olmadığı için kayboldum. Çanakkale “BajaTroia” 3 gün / 800 km süren rallide 20 erkek sporcu arasında 13. oldum.
En son katıldığınız TransAnatolia Rallisi’ne değinelim mi?
7 gün 3000 km. Türkiye’de düzenlenen uluslararası anlamda ciddi geçerliliği olan bir ralli. Tamamlayan ilk kadın sporcu benim.
Günde 10-12 saat motor üstündesiniz. Günlük etaplar 500 km. ortalamadan oluşuyor ve dağlardan gidiyorsunuz. Sadece benzin için duruyorsunuz. TransAnatolia Rallisi’nde en eski ve en düşük cc motora sahip olan kişi bendim. Bu motor tamamlayabilir mi diye bakıyordu herkes. Kesinlikle çok heyecanlıydım, çok uzun bir ralliydi ve bir level atlıyordum. Start aldığım insanlar Dakar Rallisi’ni 3-4 defa bitirmiş, kaslı, yapılı erkekler. Tek kadın sizsiniz. Düşünüyorsunuz doğru yerde miyim, yapabilir miyim diye. Rallilerde kaza yapmadan gelmek çok önemli, çünkü sürat üzerine dayalı. Güvenlik diye bir şey yok. Şerit çekilmiş yerler yok, iz yok. Rota önünüzdeki ekran. Mesela Tuz Gölü’nü geçtik. Çöl gibi bir yer, hiçbir şey yok. Navigasyonu doğru okumazsanız çok ciddi kaybolursunuz. Sizi takip eden uydu sistemleri var, size ulaşırlar ama kimse rallinin o şekilde bitmesini istemez.
Dakar'ın ilk onunda bir adam var Juan Pedroro. Yarıştan sonra bizim çadıra gelip bana sarıldı. “Senin gibi bir kadın görmedim, bu motorla bu yarışı bitiriyorsan senin bir sonraki durağın Dakar” dedi.
Güvenli bir spor mu?
Otokontrolünü sağladığın sürece, kendini bildiğin, kendi limitlerinde hız yaptığın sürece güvenli. Tehlikeli ama centilmen bir ortam. Kendinizle sadeleşmeyi öğreniyorsunuz. Doğayla bütünleşiyorsunuz. Kendinizi ve motorunuzu sağlam getirmeye çalışıyorsunuz. O yüzden limit sizsiniz.
Eşinizde bu sporla ne kadar ilgili?
Eşim benim mekanikerim. Yani tamircim. Aslında doktor ama motor mekaniğinden çok iyi anlıyor. Etaplarda motoruma bakım yapan kişi Atilla.
Sıradaki hedefiniz hangisi?
Hedefim bir Avrupa rallisi, çöl rallisini tamamlayabilmek. Yunanistan’da Hellas rallisi var, ona katılmak istiyorum. Atina’da 7 gün / 3000 km’lik bir ralli.
Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
TransAnatolia'ya başladığım ilk gün çok heyecanlıydım. Kilometreyi ölçen cihazın kalibrasyonunu yanlış yaptığım için o gün 100 km. fazladan yol yapıp yaklaşık 12 saatte padoka girdim. Toz bulutunun içerisinde, şiddetli yağmurda sürdüm, kayboldum. Yarışın ilk gününü tamamladım.
2. gün kalibrasyon ayarını düzelttim. Müthiş bir heyecanla gazladım. Düştüm ve elim sakatlandı. Roadbook’u taşıyan braket bidona yapışmıştı. Roadbook’un düğmesine bastığında kağıt döner içinde. O kıvrılan kağıt sesi hala kulaklarımdadır. O sese bu kadar sevineceğimi hiç bir zaman düşünmemiştim. Sonra yarışa devam ettim. Günün sonuda roadbook’um sallanmaya başladı, braketim çatladı. Navigasyon cihazı düşmek üzere. Ben tamir ettim. Daha sonra hızımı yavaşlattım ve etabı bitirmeye odaklandım. 7 gün boyunca her gün braket bir yerden çatladı.
3. gün Tuz Gölü etabı müthiş bir sonsuzluk. Bu arada çöl koşullarında roadbook'u okumak farklıdır. Navigasyondaki dereceleri okursunuz. O dereceleri kaçırmamanız gerekir. Çünkü hiçbir iz yok. Tuz Gölü’nde yerde zıplayan sincaplar vardı. Sincapların gözündeki korkuyla sakinleştiğimi söyleyebilirim. Durdurdum motoru ve kendi kendime dedim senden daha çok hayat mücadelesi veren canlılar var etrafta. Tuz Gölü etabında kaskımın içinde çığlık çığlığaydım. Etap içerisinde kontrol noktaları vardı, onları geçmeniz gerekir. O kadar sporcu içerisinde tüm noktaları geçen tek sporcu ben oldum.
Asıl mesleğiniz eczacılık. Yoğun koşuşturma içerisinde çalışmaya fırsat buluyor musunuz?
Bodrum Devlet Hastanesi’nde görev yapıyorum. Ama hafta sonları neredeyse tüm gün motora binerim. Antrenmanı dağlarda yapıyoruz ama oturduğum köye çok yakın 300-400 metrelik parkurumuzda var.