Bodrum'un Efsane Güzelleri; Bodrum Guleti


Gulet’in tarihçesi: Gulet’in İngiliz, İtalyan, Fransız olmak üzere çeşitli tipleri vardır. Guletler Kuzey Afrika’daki Şebekler’in form değiştirmesiyle ortaya çıkmıştır. 1. Dünya Harbi’nde tüm Akdeniz İtalyanlar’ın hakimiyetindeydi. İtalyanlar gulet tekneleri 1860’larda yapmaya başlamışlardır. Bodrum Guleti’nin ilk yapımı, 1962’de Ziya Usta’nın Yunanistan’daki örneklere bakarak inşa ettiği teknelerle başlar. Gulet arka yelken direğinin ön direkten uzun olduğu teknelerdir. Tipik Bodrum Guleti’nin kendine has özellikleri kıç tarafının yuvarlak olması, bangaça olarak tabir edilen kıç üstündeki ızgara oturma yerinin olması, genelde burnunun kemane şeklinde öne doğru uzamasıdır. Zamanla çok daha gelişmiştir. Ziya Usta’nın çırakları Erol Ağan, Küçük Ziya ve Ethem’in Mehmet bu meslekte çok ilerlediler. İlk yapılan guletler Ziya Usta’nın yaptığı Heyamola, Erol Ağan’ın yaptığı Balık’tır. Bu guletlerin içinde, balıkçılık için imal edildiklerinden kamara yoktu ve boyları 18 metreydi. Bunlar o dönem için son derece büyüklerdi. Çünkü bunlardan sonra gelen en büyük ahşap tekneler 7.5 metre uzunluğundaki tırhandillerdi. İlk yapılan guletler 1986’lara kadar kepçe kıçlıydı.

Denize dair her şeyi denizi bilen ve onu yaşayanlardan dinlemek ayrı bir keyiftir. Bu sayımızda limana “Bodrum Guleti” ile yanaştık ve kökleri denize uzanan bir kuşaktan efsane “Bodrum Guleti”ni dinledik. “Guletlerin babası” olarak nam salan Erol Ağan, mimar, yazar, tekne tasarımcısı, kaptan, denizcilik ve yelken eğitmeni Yücel Köyağasıoğlu ve deniz aşığı gulet ustası Hasan Demiröz; tutkularını, hayallerini ve ömürlerini adadıkları guleti kendi anlatımlarıyla bizlerle paylaştılar.

Gulet; kemane başlı, karpuz (yuvarlak) kıçlı, orta postası şarap kadehi şeklinde, uzun salmalı, genelde keç armalı olan yelkenlilerdir. Her tekne gulet değildir, her birinin kullanım alanı farklıdır. Karakteristik özellikleri, denizle uyumları, savaşma taktikleri diğer ahşap teknelerden farklılık gösterir. Keçin, ayna kıçın, tırhandilin, guletin farkını anlamayanlar günümüzde hepsini gulet olarak adlandırmaktadırlar.

Türkiye’de ahşap yat imalatı Bodrum’da başladığı için Bodrum Guleti daha sağlamdır, farklı bir estetiği vardır. Kıç bodoslama açısı, kıç kepçenin geometrisi, baş bodoslamanın kemanesinin şekli, çakar dediğimiz şiyer hattının farklılığı, mavi yolculuğa uygun olması açısından üzerine yerleştirilen üst binası ve salma tipinden dolayı Bodrum Guleti diğer coğrafyalarda üretilenlerden farklıdır.

Milyon dolarlık yatlar havanın dinmesi için koylarda beklerken, guletler kaplumbağa misali öyle ya da böyle gider. Deniz üstünden de geçse gider, çünkü denizcidir. Ege’nin suyu en tehlikeli dalga tipine sahiptir. Bir kere vurur, arkasından iki kere art arda vurur ve bu tekrar eder. Şarap kadehi şeklinde dizayn edilen guletler denizin hırçınlığını hissettirmez.

“Gulet tasarlamak asla kolay bir iş olmamıştır. Kendini adamak, çok çalışmak ve titizlik ister. Zira yapılacak tekne yenilmezliği ve güzelliği ile ünlenmiş “Bodrum Tipi Gulet’tir”. Namı meşhur Akdeniz dalgalarının gücüne, sert rüzgarlara dayanmalı, insanı kendini evinde hissettiren bir rahatlığı olmalı, işçiliği insanı çekerken birgün batımı, bir kuğu misali süzülerek ilerlemelidir.” Erol Ağan

1986’da Bodrum’a taşındım ve ilk olarak “meteor” adındaki ayna kıç guleti inşa ettim. 75’lerde turizm ile birlikte insanlar bir anda arsalarını satıp gulet almaya başladı, mavi yolculuk ile guletler evrilmeye başladı. İlk yapılan guletlerde yelkene gitmez şeklinde bir intiba vardı. Yanlış bir intibadır, guletler yelken tekneleridir. Bodrum’a ilk geldiğim zaman denizciler tersanesinde yarım kalmış 5 guletin tamamlanmasını sağladım. Bir İngiliz asilzadesine aynakıç tekne yaptım. Bugün o tekne Malta açıklarında seyrediyor. Ahşap tekne yapımının merkezi bugün Bodrum’dur. Eskiden insanların hayalinde gemi ve ağaç özdeşleşmişti. En fakirinden, en zengin ve süslü olanına kadar bütün tekneler ağaçtan yapılıyordu. Derken fiberglas tekneler icat oldu. İnsan elinden değil makinelerden çıkıyordu. Bunun anlamı şu ki, benim teknemden sende, seninkinden onda ve bizim teknemizin aynısı 30 bin kişide daha vardı. Denizciler anladılar bir sevgili kaybettiklerini ve hiç olmazsa eski sevgiliye benzesin diye ağaçlarla kapladılar fiber teknelerini. Yücel Köyağasıoğlu

1961 yılında bir cuma günü ilkokuldan çıktım, okul çantasını kenara bıraktım ve Erol Ağan’ın yanında işe başladım. O günden bugüne tekne yapımıyla uğraşıyorum. “Nam olsun, kar olmasın” der, sağlam olsun diye malzemeden kaçmayız. Sabah 8:00’de başlar, yaz günü güneş batana kadar mesaiye devam ederdik. Sorarsanız, usta mıyım onu da bilmiyorum. Bu işte ustalık yoktur. Her gün için daha çok beceri vardır. Belki de bu iş bitiyor, biz son nesiliz. Bana göre, Balık ve Elpenor en efsane guletlerdir. 1970’te Balık, 1974’te Elpenor denize indi. Hasan Demiröz

Beni en çok etkileyen gulet Erol Ağan’ın yaptığı “Balık”tır. Daha sonra Elpenor’dur. Balık efsanedir, ancak Elpenor karakteri olan bir teknedir. 1960’larda trata dediğimiz balıkçı teknelerinin mavi yolculuk teknelerine dönüştürülmesi ile Bodrum Guleti benimsenmiştir. Osmanlı’dan bu yana ahşap yat üretimi özellikle bu bölgede yapılmıştır. Bozburun, Marmaris, Fethiye, Antalya daha sonradan filoya katılan imalat yerleridir ancak Türkiye’de bu işin tarihçesi Bodrum’dan başlamaktadır. Zaten donanmanın tersanesi de Bodrum’da bulunuyor. Dünyanın en eski kadın amirali 1. Artemisia’dır. Demek ki Karya’nın zaten büyük bir donanması var. Tekne üretiminin bu coğrafyada yapıldığı Uluburun batığından da anlaşılmaktadır. 1960’tan önce Bodrum bilinen bir yer değildi ve süngercilik, balıkçılık, narenciye gibi geçim kaynakları vardı. Bu sebeple o dönemde tırhandil tekneler çok benimsenmiş ve manevra kabiliyetlerinden dolayı üretilmeye başlanmıştı. Trol ve trata daha büyük tekneler olup denizin dibini sürükleyerek avı kaldıran teknelerdir. Ne zaman ki bu tekneler mavi yolculuk yapar hale geldi, gulet halini aldı. Tratadan dönme olduklarından Yunanlılar gulete hala trata derler. Erdem Ağan