Aşk ve Gladyatörler Kenti… Stratonikeia


Aşk ve Gladyatörler Kenti…

Dünyanın en büyük mermer kenti… Anadolu’nun en büyük Gymnasiumu… 

Stratonikeia antik dönem kalıntılarının, ulu çınarların gölgesinde Osmanlı Dönemi’ne ait taş döşeli tarihi sokaklarda yürüyerek dolaşıldığı, Erken Cumhuriyet Dönemi köy kahvelerinde molaların verildiği tek kent olmanın gururuyla karşılıyor ziyaretçilerini. 

Geç Bronz Çağı’ndan günümüze her döneme ait yapı kalıntıları “Yaşayan Tarih Kenti” olarak Stratonikeia‘yı eşsiz kılıyor. 

Etrafınıza baktığınızda Helenistik, Bizans, Osmanlı, Cumhuriyet dönemi, hatta beyliklere ait izler görüyorsunuz. Adeta mekanlar arasında geçiş yaptığınızı fark ediyorsunuz. Henüz bilmediğiniz sır ise, zamanlar arasında da seyahat edeceğiniz. Her adımda başka bir zaman… Burada çağlar adeta resmi geçitte. 

Yerleşimin adı; Hititler Dönemi’nde Atriya, Arkaik ve Klasik Dönemde Khrysaoris ve Idrias olarak kayıtlara geçiyor. Beyaz mermerden inşa edildiği Helenistik Dönemde bir baba ve oğlunu aynı tutku ile kendine aşık etmiş, ihtimal ki çok güzel bir kadının aşkı ile mühürlüyor adını Stratonikeia. Bugünkü köy yerleşimine ad olan Eskihisar ise, Beylikler döneminden bu yana kullanılıyor. 

Stratonikeia, Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı eski Eskihisar Köyü’nde yer alıyor. Yatağan-Milas karayolu antik kentin kuzey kenarından geçmekte. Antik dönem, Osmanlı ve Cumhuriyet yapılarının iç içe yer aldığı tarihi kent daha girişinde büyülüyor ziyaretçilerini. Ahşap çatısı ve sıradışı mimarisiyle 1900’lerin başına tarihlenen Şaban Ağa Camii ve hemen yanında beylikler döneminden kaldığı düşünülen hamam, asırlık çınar ağacı ve gölgesinde dinlenen köy kahvesi kentin tarihi komşuları olarak karşımıza çıkıyor. Meydan boyunca Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde varlığını sürdürmüş çeşitli yapıların yol boyu selam durduğu yürüyüşün sonunda antik kentin agorasına ulaşıyoruz. Devam etmeden önce dilerseniz kentin tarihine kısaca göz atalım: 

Arkeolojik kazılarda bulunan eserlerin en eskileri bronz çağına tarihlenen Stratonikeia, başta Strabon olmak üzere yazılı pek çok kaynakta anılıyor.

Bölge, Hellenistik Dönem boyunca, Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar, Rodos ve Roma arasında el değiştirmiş ve önemli siyasi olaylara ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 188 yılında Rodos hâkimiyetindeki Stratonikeia, M.Ö. 167’den sonra kısa bir dönem Roma idaresine girmiştir. Ardından tekrar Rodos hâkimiyeti devam etmiştir. 

Bizans Dönemi’nde Stratonikeia Piskoposluğu bölgedeki diğer kentler gibi Aphrodisias’a bağlıdır. Kentte Beylikler Dönemi’nden itibaren Türk Dönemi yerleşimleri görülmektedir. Bu dönem ile ilgili bilinen en erken anıtsal yapılar M.S. 14-15. yy’a tarihlenmektedir. 

Antik kentin büyüklüğü 3 bin 600 metre uzunluğundaki sur duvarlarından kolayca anlaşılabilir. Şu ana kadar yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkarılan; iki farklı sur duvarı, gymnasion, tiyatro, iki Roma hamamı, iki agora, iki anıtsal şehir kapısı, meclis binası, üç tapınak, iki sütunlu cadde, üç nekropol, dört kilise, üç köy meydanı kompleksi, beylikler dönemi hamamı, üç Osmanlı Çeşmesi, ağa evleri ve tarihi taş döşeli yollar görülmeye değer tarihi dokunun ana kalemlerini oluşturuyor. 

Agora çevresindeki yapıları incelerken adımlarınız sizi antik dönemin meclis binasına yönlendiriyor. Bouleuterion, kent merkezinde doğu-batı yönünde yerleştirilmiş dikdörtgen planlı bir yapı. Yapının batı kenarında yarım daire şeklinde milletvekillerine ait oturma basamakları yeralıyor. Kuzey duvarının dış kısmında Latince, iç kısmında Grekçe olmak üzere; iki dilde yazıtlar bulunmakta. Latince yazıtta Diokletian Dönemi’nde Stratonikeia’da satılan mallar ve onların fiyatları kayıt altına alınmış. Bu şekilde kent içindeki satışlar kontrol altında tutulmuş ve enflasyon önlenmiş. Grekçe yazıtta ise, Menippos’un yaptığı takvim önemli bir tarihi belge olarak yerinde görülebilmekte. 

Antik dönemin en büyük gymnasion’larından biri bu kentte. Yapının toplam uzunluğunun 267 m. olduğu tahmin edilmekte. Gymnasion’un kuzey kenarında doğudan batıya doğru: Soğuk Yıkanma Odası (Frigidarium), Yağlanma Odası (Elabothesium), Genç Erkekler Odası (Ephebeion), Torba Odası (Koryceum) ve Pudra Odası (Konisterium) vardır. Alanda kentin gladyatörlerinin de eğitim aldığı düşünülmektedir. 

Greko-Romen tipinde, tek diazomalı inşa edilen yaklaşık 20.000 kişilik tiyatro güneyde Kadıkulesi Tepesi’nin başladığı doğal yamaca yerleştirilmiştir. Cavea kısmı kuzeye bakmaktadır. Kentte kazısı yapılan tapınak tiyatronun güneyindeki bir üst terasta yer almaktadır. 

Kuzey Şehir Kapısı; Kuzey Sur Duvarı üzerinde, Lagina’dan gelen kutsal yolun nekropol içinden geçerek kente ulaştığı yerdedir. Bu nedenle buranın giriş ve tören kapısı olarak büyük bir önemi bulunmaktadır. 

Kentte 1977 yılında başlayan kazılar, 2008’den bu yana Prof. Dr. Bilal Söğüt başkanlığında Pamukkale Üniversitesi tarafından yürütülüyor. Yılın 12 ayı kazı çalışmalarının sürdüğü Stratonikeia Antik Kenti UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer almakta.

Stratonike ve Antiokhos’un ölümsüz aşk hikayesi…

Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanlarından Seleukos, Suriye ve bu bölgenin kralı olur. Genç ve güzelliğiyle ünlü Stratonike’i kendine eş olarak seçer. Seleukos’un Antiokhos adında, Stratonike ile aynı yaşlarda bir oğlu vardır. Gün gelir Antiokhos amansız bir hastalığa yakalanır. Tüm çabalara rağmen hekimler çare bulamaz. Bir umut Fizikçi Erasistratos saraya çağırılır. Hastasını muayene eden Erasistratos, Antiokhos’un hastalığında farklı bir durumun olduğunu hisseder. Onu gözlemler ve çevresine verdiği tepkileri takip eder.

Antiokhos’un odasına her gün sarayda bulunun birisinin yemek getirmesini söyler. Bir gün Stratonike hastanın odasına girer ve o anda kralın oğlunun yüzü kızarır, kalbi daha bir hızlı atmaya başlar. Antiokhos’un kalbi, adeta kaburgaları tek tek sayılan göğüs kafesinden dışarı çıkacak gibi atmaktadır. Erasistratos, Antiokhos’un üvey annesine aşık olduğunu ve hastalığın sebebinin aşk olduğunu anlar. 

Seleukos’un huzuruna çıkar ve hastalığın sebebinin çözümü ve kurtulması zor bir aşk olduğunu söyler. Kral neden kurtulması zor diye sorar. 

Doktorun cevabı “Oğlunuz benim karıma âşık” olur. 

Seleukos doktora, benim arkadaşım, oğlum ve tek varisimden karısını esirgeyecek mi? diye sorar.  

Erasistratos cevabı, “eğer senin karın Stratonike’ye âşık olsaydı ne yapardın” olur. 

Kral, “Oğlum, onu sevmiş olsaydı hiç düşünmez verirdim. Çünkü Antiokhos benim her şeyimdir” diye yanıtlar. 

Doktor, “O zaman sizin Erasistratos’a ihtiyacınız yok, koca, baba ve kral olarak sizin için önemli olan ailenizdir” der. 

Seleukos şehir meclisine ve halka Antiokhos’un kral, Stratonike’nin kraliçe olduğunu, Yukarı Asya’yı onlara verdiğini açıklar. 

Bu evlilikten sonra Antiokhos M.Ö. 281-261 yıllarında kentin adını değiştirir, anlatılanlara göre kent Stratonike adına neredeyse yeniden inşa edilir. Antiokhos’un “Ben karım için Stratonikeia adında beyaz mermerden bir kent kurdum” sözleri kayıtlara geçer.